Pages in topic: [1 2 3] > | Tercümanların klasik yalanları üzerine bir çeşitleme Thread poster: gizem turkish
|
Her mesleğin kendine özgü yalanları var. Mesela marangozların en klasik yalanı cilanın daha kurumadığı, sipariş ettiğiniz kapıların birkaç gün daha beklemesi gerektiği olur genelde. Marangozhaneye giderseniz, bırakın cilayı, daha kapıların çatılmadığını görürsünüz.
Demek ki yalan aslında çoğu mesleğin ruhunda var. İşi yetiştiremeyince, açık açık ben yetiştiremedim demiyor kimse, en kolay yolu seçip yalan söylüyor.
Bugüne... See more Her mesleğin kendine özgü yalanları var. Mesela marangozların en klasik yalanı cilanın daha kurumadığı, sipariş ettiğiniz kapıların birkaç gün daha beklemesi gerektiği olur genelde. Marangozhaneye giderseniz, bırakın cilayı, daha kapıların çatılmadığını görürsünüz.
Demek ki yalan aslında çoğu mesleğin ruhunda var. İşi yetiştiremeyince, açık açık ben yetiştiremedim demiyor kimse, en kolay yolu seçip yalan söylüyor.
Bugüne kadar duyduğum birkaç klasik tercüman yalanını paylaşıyorum. Buyrun, en bayatından en tazesine yalanlarımız:
Elektrikler gitti: Genellikle sık başvuralan bir yalan çeşididir. Tercüman size telefon açıp işin aslında bitmek üzere olduğunu, ama tam son sayfadayken elektriklerin gittiğini söyler. Gerçekte işin ancak yarısı bitmiştir ve siz bu olasılıktan hareketle elektriklerin geliş saatini tahmin edebilirsiniz.
Bilgisayarım çöktü: Bu da çok sık başvurulan ama diğerinden daha amansız bir yalandır. Çünkü çöken bilgisayar kolay kolay onarılamayacağı ya da bu işlem en az birkaç gün alacağı için, işi hemen bir başkasına vermeniz gerekir. Çöken bir bilgisayarın birkaç saat içinde onarıldığı, çevrilen belgenin kurtarıldığı bugüne dek görülmemiştir!
Annem, babam öldü: Ben annesi iki kez ölen tercüman hatırlıyorum! Hatta tercüman arkadaşlarımızdan biri şu anda çok yalnız olsa gerek. Kendi ailesinden, eşinin ailesinden herkesi, genelde boyutu 100 bin karakterin üzerinde olan işlerde acımadan tek tek öldürdü. Bunun da çaresi yoktur. İşi başkasına vermeniz gerekir. Ölmemiş olanın yasını tutmasını iyi bir şekilde bilen ses tonu, sizi çaresiz bırakır. Genelde sadece “başınız sağolsun" der ve mecburen işi başkasına verirsiniz.
2000 karakterim kaldı: Vakit geldi, tercümanın size işi teslim etmesi gerekiyor. msn’den size 2000 karakteri kaldığını söylüyor. Tecrübeyle sabit bunu genelde üçle çarpmanızı ve ona göre beklemenizi öneririm.
Dosya uçtu: Eh işte, ne olmuşsa olmuş, tercümanın tam da son paragrafını çevirdiği dosya uçmuştur! Civcivler yesin!
Şimdilik aklıma gelenler bunlar. Muhtemelen bunlar gibi daha çok yalan var yazması gereken.
İşin kötüsü bunların hiç biri yaratıcı değil. 10 yıldan fazla süre hep aynı şeyleri duyunca sıkılıyor insan, biraz yaratıcı bir şeyler bekliyor!
Son olarak; tercümanlar genelde iş teslimi konusunda yalan söylüyor. Tercüme büraları da ödeme konusunda. Bu yazıyı Serkan Doğan'ın açtığı şu forumla birlikte okumanızı öneririm:
http://www.proz.com/forum/turkish/39223-neden_�deme_yapmazlar.html
[Değişiklik saati 2009-03-27 11:34 GMT] ▲ Collapse | | | Selcuk Akyuz Türkiye Local time: 00:05 English to Turkish + ... Marangozların yalanları sahiden çok "klasik" | Mar 27, 2009 |
Gençliğimde 2-3 yıl kadar Ankara Sitelerde, marangoz atölyesinde çalıştığım için marangoz yalanlarının, pardon bahanelerinin, hep birbirine benzediğini bilirim.
Yalnız önemli bir nokta, Sitelerde herkes birbirine yalan söyler, tornacı iskemleciye, cilacı mobilyacıya, kalfa ustaya... nakliyecisinden, çaycısına hemen herkes. Evde hasta yatan kalfa, kahvede okey oynuyordur, müşteriye geçen hafta teslim edilmesi gereken dolaplara cilacı son katı atmaktadır ... See more Gençliğimde 2-3 yıl kadar Ankara Sitelerde, marangoz atölyesinde çalıştığım için marangoz yalanlarının, pardon bahanelerinin, hep birbirine benzediğini bilirim.
Yalnız önemli bir nokta, Sitelerde herkes birbirine yalan söyler, tornacı iskemleciye, cilacı mobilyacıya, kalfa ustaya... nakliyecisinden, çaycısına hemen herkes. Evde hasta yatan kalfa, kahvede okey oynuyordur, müşteriye geçen hafta teslim edilmesi gereken dolaplara cilacı son katı atmaktadır (tabii önce bir yerden çek bulunup malzemeciden sunta alınacak, hasta olan kalfa geldiğinde bunlar kesilecek, kenarlarına masif yapılacak, işkenceye alınacak, kuruyacak, sökülecek, kaplaması yapılacak, prese gidecek, dolap çatılacak, cilaya gidecek, parasını yarın vermek üzere bir nakliyeci bulunacak, ....) Yarın kesin dolaplar geliyor yani
Ama duyduğum en güzel bahanelerden biri şuydu, keresteciden çok iyi bir ağaç aldım ama biraz kuruması lazım, yoksa ileride mobilyalarda dönme olur İyi ağaç, ama kuruması lazım, yersen...
Akdeniz ülkelerinde ve Arap ülkelerinde yalan boldur denir (kim der bilmiyorum, diyenin yalancısıyım ben de), coğrafyamıza bakıyorum da hem Akdenizdeyiz, hem Arap ülkelerinin en yakın komşusuyuz, ne bekliyoruz ki...
Pazarcı kesinlikle alt tarafa çürükleri dizmez, temizlikçi kadın kapıların üstünü de silmiştir, banka bu işlem için kesinlikle masraf almıyordur, tercüme bürosu sadece mühendis ve doktorlara çeviri yaptırmaktadır, hepsi üniversite mezunudur ▲ Collapse | | | İngilizce Forum'a da Lütfen | Mar 27, 2009 |
Konu çok güzel
Ancak, İngilizce forumda paylaşırsanız hem daha eğlenceli hem daha yapıcı olacağını düşünüyorum. | | | Özden Arıkan Germany Local time: 23:05 Member English to Turkish + ... Siz bunlara yalan mı diyorsunuz? | Mar 27, 2009 |
"Anadilim İngilizce" yalanının yanında "elektrikler kesildi" nedir ki? Brecht'in banka soyma ve banka kurma karşılaştırması gibi bu: İkinci hırsızlığın yanında birincisinin lafı mı olur? | |
|
|
gizem turkish Local time: 00:05 English to Turkish + ... TOPIC STARTER Yalan/sahtekarlık | Mar 28, 2009 |
Özden Hanım,
Sizin söylediğiniz galiba yalandan çok sahtekarlığa giriyor. Aslında o bile başlı başına üzerinde düşünülmesi gereken ayrı bir konu.
Yıllar önce bize bakım/servis hizmeti veren bir bilgisayarcının ofisindeydim. Şirket sahibi gelen faksı sekreterine uzattı, burda ne yazıyor diye sordu. Kızcağız yanakları kızara kızara "... Bey, ben İngilizce bilmiyorum ki?" diye yanıtladı. Şirket sahibi, "CV'inde İngilizce biliyorum diye yazmıştı... See more Özden Hanım,
Sizin söylediğiniz galiba yalandan çok sahtekarlığa giriyor. Aslında o bile başlı başına üzerinde düşünülmesi gereken ayrı bir konu.
Yıllar önce bize bakım/servis hizmeti veren bir bilgisayarcının ofisindeydim. Şirket sahibi gelen faksı sekreterine uzattı, burda ne yazıyor diye sordu. Kızcağız yanakları kızara kızara "... Bey, ben İngilizce bilmiyorum ki?" diye yanıtladı. Şirket sahibi, "CV'inde İngilizce biliyorum diye yazmıştın ama" dedi. Ofis camlarını çınlatan ortak bir kahkaha, zaten aylardır bu ofiste çalışan sekreterin sahtekarlığının üzerini örtmeye yetti.
Selçuk Bey'in de söylediği gibi bütün bunlar bizim kültürümüzle alakalı bir durum galiba. Kendiyle yüzleşememek, kendini, kendi kusurlarını görememek.
Ama aslında çoğumuzun unutuğu bir şey var. İnsan zihni galiba yalandan çok gerçek üzerine kurulu. Size bile söylediğiniz yalanı unutturuyor. Bir yıl önce annem öldü deyip bir işi teslim etmeyerek yalan söylediğiniz işvereninize günler sonra "Benim çıkmam lazım, Annem Mersin'den gelecek, onu karşılamam gerek" diyebiliyorsunuz mesela.
Yani yalan sadece anı kurtarmaya yetiyor. Gerçek olmadığı için gerçek hayatın içinde kalmıyor, sonra mutlaka dönüp kendini inkar ediyor. ▲ Collapse | | | BÜROLARIN YALANLARI | Apr 3, 2009 |
Bugüne kadar duyduğum birkaç klasik tercüman yalanını paylaşıyorum. Buyrun, en bayatından en tazesine yalanlarımız: | | | Büroların yalanları/Cevap hakkı doğurdun dostum | Apr 3, 2009 |
gizem turkish wrote:
Bugüne kadar duyduğum birkaç klasik tercüman yalanını paylaşıyorum. Buyrun, en bayatından en tazesine yalanlarımız:
Büroların klasik yalanları:
Bunlar üç ana başlığa ayrılan yalanlardır( ayakta durmak için gerekli olarak kabul edilen/benim daha iyi önerim ise bu işi yapılabilir hale getirmenin yolllarını aramaktır) : Noter,tercüman ve müşteriye ait olanlar. [Muhasebeci,SSK, Vergi dairesi,çevredeki esnaf vb. ve büro sahibinin eşi ya da arakadaş&ailesine söylediklerini özel addediyorum)] Açıkçası bunları sıralamak çok uzun süreceği için aklına gelenler eklesini diyorum. | | | gizem turkish Local time: 00:05 English to Turkish + ... TOPIC STARTER
Merhaba İbrahim Bey,
Yazıyı tam okumaya vakit bulamadınız galiba. Ben tercüme bürolarının da yalan açısından pir ü pak olduklarını iddia etmedim. Sonunda şu notu düşmüştüm: Son olarak; tercümanlar genelde iş teslimi konusunda yalan söylüyor. Tercüme büraları da ödeme konusunda. Bu yazıyı Serkan Doğan'ın açtığı şu forumla birlikte okumanızı öner... See more Merhaba İbrahim Bey,
Yazıyı tam okumaya vakit bulamadınız galiba. Ben tercüme bürolarının da yalan açısından pir ü pak olduklarını iddia etmedim. Sonunda şu notu düşmüştüm: Son olarak; tercümanlar genelde iş teslimi konusunda yalan söylüyor. Tercüme büraları da ödeme konusunda. Bu yazıyı Serkan Doğan'ın açtığı şu forumla birlikte okumanızı öneririm:
http://www.proz.com/forum/turkish/39223-neden_�deme_yapmazlar.html
Başlık sizinkiyle tam örtüşmesede de ya yeni bir başlık açmak ya da en azından Serkan Bey'in yazdıklarından devam etmek lazım. En azından bu gerekçelerimden dolayı cevap hakkı doğuracak bir şey olduğunu sanmıyorum. Üstünüze alınmayın lütfen. Umarım dost olacak kadar samimi oluruz. ▲ Collapse | |
|
|
Özden Arıkan Germany Local time: 23:05 Member English to Turkish + ... Ama o var zaten | Apr 3, 2009 |
"gizem turkish" zaten konuyu başlatan mesajında büroların yalanlarıyla ilgili önceki bir konuya bağlantı vermişti. Olmadı ama şimdi! Madem konuyu rekabet, çatışma, cevap hakkı vb terimlerle ele alacağız (gerek yoktu bence ama, iyi peki ) lütfen büro yalanları konusunun cılız kalıp çevirmen yalanlarının şişmesine izin vermeyelim. Aa, alınırım ama bakın | | | Selcuk Akyuz Türkiye Local time: 00:05 English to Turkish + ... Türkçe forumun moderatörü yok | Apr 3, 2009 |
Bu nedenle bazı mesajlar hemen yayınlanmıyor, kural ihlali nedeniyle yayınlanmaması gereken mesajların ise yayınlandığı oluyor Ne diyelim, idare edeceksiniz artık. Türkçe forum moderatörüne zamanında gerekli desteği verebilseydik keşke... | | | | Şadan Öz Türkiye Local time: 00:05 English to Turkish Bir örnek de benden | Apr 4, 2009 |
Bana bir gün öyle bir yalan söylendi ki, öööyle kaldım telefonun ucunda.
Allahtan burada ahkam kesmek cüretinde bulunmayan bu enteresan meslektaşıma, bir başka arkadaşımızın sıkışık döneminde iş pas etmiştim. Daha önce denemişliğimiz yoktu kendisini.
Sık sık telefon açar, e-posta yazar, mesleğin sorunlarından, çevirmenlerin ve büroların ahlaki yozlaşmasından dem vurur, tatlı tatlı konuşurdu bu şahıs.
Neyse efendim, işin teslim tar... See more Bana bir gün öyle bir yalan söylendi ki, öööyle kaldım telefonun ucunda.
Allahtan burada ahkam kesmek cüretinde bulunmayan bu enteresan meslektaşıma, bir başka arkadaşımızın sıkışık döneminde iş pas etmiştim. Daha önce denemişliğimiz yoktu kendisini.
Sık sık telefon açar, e-posta yazar, mesleğin sorunlarından, çevirmenlerin ve büroların ahlaki yozlaşmasından dem vurur, tatlı tatlı konuşurdu bu şahıs.
Neyse efendim, işin teslim tarihi çok yakın bir zaman, kıyamet kadar iş var, nefes alacak durum yok, biri gelip iki paragraf çevirse kar. Çeviriyi dağıtan diğer arkadaşım böyle bir durumda. Bu yalancıya da hafta sonu yetiştirmesi için ciddi bir miktar verildi. Pazartesi teslim etmesi şart.
Vee, Pazartesi bu vatandaş piyasada yok. Cep telefonunu birkaç kez çaldırdım, sonraki denemelerimde tamamen kapandı.
Ev telefonu çalıyor ama tahminen sesi kısık. E-postalara da yanıt yok.
Velhasıl ortada çeviri yok.
Çeviriyi veren arkadaşla bunu telafi etmek üzere en az bir 24 saat aralıksız çalıştık. İş teslim oldu ama yine de bir gün gecikmeyle ve tahmin edebileceğiniz gibi korkunç bir gerilimle.
Ben taktım bunu kafaya, bu yalancıyı her gün aramaya başladım. Kesinlikle açılmıyor telefonu. Bir ay kadar her gün bir kez sabah, bir kez de akşam olmak üzere iki kez düzenli olarak telefonunu çaldırdım.
Aradan bir ay daha geçti. Bir gün, isim benzerliği nedeniyle, başka bir arkadaşı arayayım derken bunun numarasını çevirmişim, telefon açıldı:
Yalancı: "Aa, Şadan Bey, epeydir sesiniz çıkmıyor! Nasılsınız?"
Şadan: ".... seni mi aradım, yanlış oldu ama iyi de oldu aslında. Ben iyiyim. Sen n'apıyorsun asıl?"
Yalancı: "İyiyim ben de. N'olsun işte... Eheh."
Şadan: "..., yav arkadaş, sen n'aptın!? Bu, hep bahsettiğimiz mesleki ahlakı falan bırak, insanlığa sığmaz. Çok zor durumda bıraktın arkadaşı da, beni de!"
Yalancı: "Aaaa, hay allah yaa... Şadan Bey, ben size söylemedim mi, TAVUKTAN ZEHİRLENDİM BEN O GÜN!"
Şadan: "HII??! Geçmiş olsun. Demek iki aydır ölümle pençeleşiyordun ha?"
Yalancı: "Yaa, sormayın sormayın. Ailece zehirlendik, perişan olduk!"
Şadan: "...."
Şadan: ".........." ▲ Collapse | |
|
|
Özden Arıkan Germany Local time: 23:05 Member English to Turkish + ... Bunu anlatmak zorundayım | Apr 4, 2009 |
Çevirmen yalanı değil ama (işte böyle dehaları başka sektörlere kaptırıyoruz), tavuk zehirlenmesini falan okuyunca dayanamadım.
Bir yalancı beyle randevum var, bazı önemli ve artık kapıya dayanmış olan sigorta işlerini halledeceğiz. Ben ağaç. Sonunda telefon açtım ve şu diyalog geçti (valla hâlâ inanamıyorum buna, ama gerçek):
-Neredesiniz Şey Bey?
-Aaa Özden Hanım. Ya hiç sormayın, ben kaldım.
-Efendim?
-Kaldım be... See more Çevirmen yalanı değil ama (işte böyle dehaları başka sektörlere kaptırıyoruz), tavuk zehirlenmesini falan okuyunca dayanamadım.
Bir yalancı beyle randevum var, bazı önemli ve artık kapıya dayanmış olan sigorta işlerini halledeceğiz. Ben ağaç. Sonunda telefon açtım ve şu diyalog geçti (valla hâlâ inanamıyorum buna, ama gerçek):
-Neredesiniz Şey Bey?
-Aaa Özden Hanım. Ya hiç sormayın, ben kaldım.
-Efendim?
-Kaldım ben, kaldım.
-Nasıl yani?
-Valla sabah yüzümü yıkamak için lavaboya eğildim, orada öylece kaldım. Belim tutuldu. Kıpırdayamıyorum. Arkadaşa haber verdim, şimdi atlayıp geliyor, doktora götürecek beni.
Arkadaşlar, siz siz olun, sabah yataktan kalkınca cep telefonunuzu pijamanın cebine atıp öyle gidin banyoya. İnsanın başına ne geleceği hiç belli olmaz ▲ Collapse | | | Dürüst yaşamak ve kazanmak | Apr 4, 2009 |
gizem turkish wrote:
Üstünüze alınmayın lütfen. Umarım dost olacak kadar samimi oluruz.
Düşman olmadığımız için tekrar dost olmamıza gerek yok . fakat benim aciliyetle üzerinde durduğum konu bu işlerin yalansız/ya da minimum beyaz(karşı tarafı koruyucu yalanla) yapılması.Yani bundan önceki yazılarımda da belirttiğim gibi:
1) Noterlerden tasdik görevinin tüm dünyada olduğu gibi alınması ve hiç emek verilmeden tercüme ücretinin 2 misli olan haracın kaldırılmasıyla vatandaşların tercümeye ayıracak daha fazla mali imkanı oluşturulması(neticede belgedeki rakamlarda hata olmaması halinde bir boşanma davasının tercümesi diye GS-Hamburg maçını anlatsanız memurlar lisan bilmediği için belgeyi onaylıyor).
2) Noterlerin tercüme bürolarına/tercümanlara yemin zaptı verme hakkının da ortadan kaldırılması. Zaten bildiğiniz gibi noterler yan gelip yatıyor ve katipleri tüm işi yapıyor onlarda istediğine 100 lisan bilir diye yemin zaptı verebiliyor.
3) Müşteriler genelde aceleci olduğu ve emeğe saygılı olmadıkları ve tercüme bürolarının hiçbir iş yapmayıp sadece kendilerini bekledikleri yaklaşımında olduğu için bunlara geçici olarak ayakta durmak çin yalanlar söylenebilir.
4) Prozu dikkatle incelerseniz tercümanların sadece kendi lisanlarına, günde 10 sayfayı aşmadan ve bizim 4 misli ücretimizle çalıştığını göreceksiniz. Türkiyedeki tercümanların da bu seviyenin hiç olmazsa yarısı kadar insani haklara sahip olabilmesinin yolları araştırmalı diyorum.
Neticede tercüme sektöründe söylenen yalanları yazmaya kalkarsam internet çöker ve insanlığa yazık olur diyor herkese sevgi ve saygımı iletiyorum. | | | Şadan Öz Türkiye Local time: 00:05 English to Turkish Yalan söylemek kötü bir şeydir :) | Apr 4, 2009 |
İbrahim Tutuncuoglu demiş ki:
3) Müşteriler genelde aceleci olduğu ve emeğe saygılı olmadıkları ve tercüme bürolarının hiçbir iş yapmayıp sadece kendilerini bekledikleri yaklaşımında olduğu için bunlara geçici olarak ayakta durmak çin yalanlar söylenebilir.
Bu sözlerin "ama o da bana böyle yaptı!" şeklinde bir çocuk savunusundan ne farkı var?
Yalan söylenemez, söylenmemeli. Bu, ahlaki deformasyonu haklı çıkarmaz. Bu yozlaşmalar birbirini körükler. Yalan söyleyen insana, onun emeğine nasıl saygı duysun müşteri?
O müşteri de biziz, çevirmen de... İnsan kendine yalan söyler en nihayetinde.
Yine İbrahim Tutuncuoglu demiş ki:
4) Prozu dikkatle incelerseniz tercümanların sadece kendi lisanlarına, günde 10 sayfayı aşmadan ve bizim 4 misli ücretimizle çalıştığını göreceksiniz. Türkiyedeki tercümanların da bu seviyenin hiç olmazsa yarısı kadar insani haklara sahip olabilmesinin yolları araştırmalı diyorum.
Bu yoksul edebiyatı da bizi düzlüğe çıkaramaz maalesef.
Arkadaşlar, iki noktada işi gücü bırakıp buraya yazma gereği duyuyorum:
1) Gerçeği yansıtmayan efelenmeler.
2) Eziliyoruz, büzülüyoruz, nerde bu devlet? eziklikleri.
İkisine de tahammülüm yok. Bunlara geçit vermemek lazım. Burayı yeni yetişen insanlar da okuyor. Her yazdığımız birilerine örnek ve dayanak teşkil ediyor. Lütfen dikkat. | | | Pages in topic: [1 2 3] > | To report site rules violations or get help, contact a site moderator: You can also contact site staff by submitting a support request » Tercümanların klasik yalanları üzerine bir çeşitleme No recent translation news about Türkiye. |
CafeTran Espresso | You've never met a CAT tool this clever!
Translate faster & easier, using a sophisticated CAT tool built by a translator / developer.
Accept jobs from clients who use Trados, MemoQ, Wordfast & major CAT tools.
Download and start using CafeTran Espresso -- for free
Buy now! » |
| Pastey | Your smart companion app
Pastey is an innovative desktop application that bridges the gap between human expertise and artificial intelligence. With intuitive keyboard shortcuts, Pastey transforms your source text into AI-powered draft translations.
Find out more » |
|
| | | | X Sign in to your ProZ.com account... | | | | | |